30 Mayıs 2010 Pazar

islamda Flört çikmak sevgili olmak var mı

İslamda Çıkmak Sevgili olmak ve Flört var mı?


Merhabalar

islamda+flört+çıkmak+sevgili+olmak
İslami konular içinde çok merak edilen konulardan biri olan islamda flört (siz buna evleneceğiniz kişiyle bir müddet çıkmak da diyebilirsiniz) var mı? Uzun konuyu okumaktan sıkılanlar için
kısaca açıklayayım. Dinimizde Evleneceğiniz kişi ile Yüz Yüze Sadece Bir kere ve 3. bir kişinin
refakati ile görüşebilirsiniz. Yani o ve siz bir odaya çekilir uzun uzun birbirinizi tanımak için konuşursunuz Dedikodu Gıybet olmasın diye de genelde Bayan Tarafından 3. Bir Şahıs aynı evin içinde (farklı oda olabilir) sizinle beraber olmalıdır. şimdide Konunun Sorularla islamiyetteki
Ahmet Şahin in Aile ilmihalinden alınan cevabını paylaşalım;


islamda Flört çıkmak sevgili olmak var mı?


1- Flört Müslümanlarların lügatında yeri olan bir kelime olmadığı gibi, ifade ettiği mânâ da Müslümanlarda hayat bulan bir olay değildir. Flörte kimler ne mânâ yüklerse yüklesin. İslâm böylesine hissi bir konuda erkekle kadına sınırlar çizer ve Efendimizin meşhur ikazı iki tarafı da kesin ölçülerle korumaya alır, muhafaza eder.

Nedir Efendimizin kesin ve çok makul olan ikazı?

– Yabancı bir kadınla bir erkek iki ikiye, baş başa kalırlarsa üçüncüleri şeytandır!

Evet, biribirine yabancı iki karşı cinsin tenha bir yerde baş başa kalışları; hislerinin isyanına, yaratılışta var olan duyguların ayaklanmasına vesile teşkil eder. Cinsi hislerin ayaklanması ve isyanından sonraki safhaları ise kimse kestiremez. Nerede başlar, nerelere kadar gider. Zaten toplum hayatındaki pişmanlıkların, hatta cinayetlerin ve kötülüklerin büyük çoğunluğunun bu ikaza kulak asmayıştan, aradaki sınırı aşıp taşmaktan kaynaklandığı da yaşanan günlük olaylarla sabittir.
Bunun istisnası yok mu, her kadın, her erkek böyle mi?

Elbette öyle bir iddiamız olmaz. Elbette her kaidenin istisnası olur. Lakin istisnalar hep müstesna kalır, umumi hükmü değiştirmez. Bildiğim gerçek odur ki kadın kendisini şaibe altına sokacak laubaliliklerden uzak kalmalı, kolay elde edilen, kolayca da terk edilen eğlence metaı haline gelmemelidir.

Bilindiği üzere kolay elde edilen şeyin kıymeti pek bilinmez, kolayca da terk edilmesinde mahzur düşünülmez. Değerli şeyler ise hep zor elde edilir, böylece de kolayca terk edilmezler. Kadın değerlerin en yücesi, itibarını korunması lazım gelenlerin de en önde gelenidir. Kadının bir gün falanın yanında, öteki günü de filanın kolunda olması, bir başka gün ise kimin yanında olacağının bilinmez hale düşmesi, onu hayatı boyunca itibarsızlığa mahkum eder. Bir değerli hayatı böylesine değersiz ve itibarsız hale düşüren şeye ise siz ister flört deyin, isterse başka bir şey; ne savunulur ne de sonucu basite alınacak bir doğallık olarak görülebilir.

Yine bir kudsi beyandan öğrenmekteyiz ki sonu evliliğe varmayan gayrımeşru yakınlaşmalardan taraflar öylesine pişmanlık duyacak ki ahirette:

– Keşke ateş parçası tutsaydım da böyle sonuçlar verecek başlangıçlar yapmasaydım diye feryat edeceklerdir.
Ama bunun faydası olmayacaktır. Çünkü ok yaydan çıkmış, kurşun hedefi vurmuş; tamiri mümkün olmayan tahribat vaki olmuştur.

Onun içindir ki dindar ailelerde kadın, kuracağı yuvada mutlu ve huzurlu olmak için geride şaibeli bir geçmiş bırakmamaya çok dikkat eder, vardığı yerde başına kakılacak bir sürü yanlışların sahibi olmama konusunda büyük titizlik gösterir. Bu dikkat ve titizliğinden dolayı da ömür boyu sevinç duyar, itibar sahibi olmanın mutluluğunu yaşar.

Kadını tertemiz mutlu bir ailenin kurucusu değil de, günlük zevklerin malzemesi haline getiren erkekler, yahut da kendilerini bu duruma düşürmüş kadınlar elbette konuyu bizim gibi yorumlamayacak, hallerine uygun düşen hayatın savunucusu olacaklardır. Böylelerine bizim ne söyleyecek sözümüz, ne de verecek cevabımız olur. Kendi düşen ağlamazdan başka.

Ahmed Şahin, Aile İlmihali, 142.

İslamda Boşanma sebepleri Boşanmayı gerektiren haller

İslamda Boşanma sebepleri nedenleri şartları nelerdir

Allah'ın Sevmediği Helal BOŞANMAK

islamda+boşanma+sebepleri
Merhabalar

Boşanmak Allahu Tealanın en sevmediği helallerden biri olsada islamda kocadan (beyden) veya Eşden (Hanımını) boşanmayı Gerektiren
Haller vardır. Merak edip arayanlar için buraya islamda boşanmanın şartlarını Şamil İslam Ansiklopedisinden alıp yazıyoruz.





İslam'da boşanma sebepleri

İslâm'da boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı irâdesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydâna gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, bir vekil aracılığı ile de boşayabilir. Ya da karısına boşama yetkisi (tefvîz) verebilir. Diğer yandan bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye baş vurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Bu boşanma sebepleri 7 maddede toplanabilir:

1. Allah'ın emrettiği şekilde yaşamaktan kaçınmak, İslami emirleri uygulamamak:


İslam, tevhid dinidir. İslami evlilik de Allah rızasına uygun olarak yapılmalıdır.. Eşler, hayat yolunda İslami hükümleri birlikte yerine getirerek Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmayı amaç edinirler. İslami evliliği, müşrik ya da gayri islami evliliklerden ayrı ve üstün tutan yanı da budur. İslami evlilikte olmazsa olmaz şart, bireylerin Allah'ın emirlerini yaşamakta kararlı ve titiz düşünmeleridir. İslamı, düşüncede bulundurmaktan ziyade hayatına da uygulamak gerekir. Fakat eşlerden birinin, Allah'ın emirlerini unutması, uygulamaktan kaçınması, eşine İslam dışındaki modelleri benimsetmeye çalışması, tamamen İslami sorumluluktan uzak bir yaşayış tarzı sergilemeleri durumunda kadına da, erkeğe de boşanma hakkı verilmiştir. Çünkü Müslüman birisi, Allah rızası için evlenir, ve bundan başka şeylerle yani şeytanın hükümleriyle yaşamayı kesinlikle kabul edemez, etmemelidir de... Temeli sağlam yapan, eşlerin birbirlerine duydukları aşktan ziyade Allah'a duydukları aşktır. Allah'ı hoşnut edemedikten sonra birbirlerini hoşnut etmelerinin eşlere, dünya için de ahiret için de bir kazandıracağı yoktur.

2. Hastalık veya özür:



Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.

3. Kocanın Nafakayı Sağlamaması:

Kadının yeme-içme, giyim ve barınma masrafları kocasına âiddir. Koca varlıklı olduğu halde, eşiyle ilgilenmez ve onu açlık ve sefâlet içinde bırakırsa; kadının önce kocasından nafaka almaya çalışması, bu mümkün olmazsa, boşanmak için çâre araması hakkı olur. Koca fakir ise, kadınının onu yalnız bırakması, hattâ bu sebeple ondan ayrılmaya kalkışması, vefâsızlık olur.

4. Kocanın Evi Terketmesi:
Kocanın evi terketmesi ve bu yüzden, sıkıntı ve fitneye düşmek tehlikesi karşısında kadının mahkeme aracılığıyla evliliğe son vermesi söz konusudur. Erkeğin hayat ve ölümüne dâir haber almaktan ümid kesildiği târihten îtibâren dört sene beklenir, bu zaman zarfında haber alınmadığı ve kadın boşanmakta ısrâr ettiği takdirde hâkim, ayrılığa hükmeder.

5. Kocanın Hapsedilmesi:

Mâlikîler dışında çoğunluk müctehidlere göre, kocanın hapsedilmesi veya tutuklanması, yahut düşmana esir düşmesi bir boşanma sebebi değildir. Çünkü bu konuda âyet ve hadîs yoktur.

6. Şiddetli Geçimsizlik ve Kötü Muâmele:


Eşlerin birbirlerinin şeref ve haysiyetlerine yönelik ithamları sonucunda çıkan soğuk tartışmalara şiddetli geçimsizlik denir.

Kötü muâmele ise, kocanın, eşini söz veya fiil ile rahatsız etmesidir. Sövmek, dövmek ve Allâhın haram kıldıklarını yapmaya zorlamak gibi davranışlar, kötü muâmeleler arasında sayılabilir.

Geçimsizlik her iki taraftan kaynaklanabilir. Mağdur olan eş, hâkime baş vurarak hakem yoluyla arabulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.

7. Zinâ:

Zinâ da evliliği sona erdirme sebebidir. Ağır ve yüz kızartıcı bir suçtur.

Boşanma, âileyi dejenere olmaktan koruyan bir tedbirdir. Aslında boşanma, çiftler için bir anlamda selâmet ve rahmettir. Boşanmayı yasaklamak, evlenmenin azalmasına sebep olabilir. Zîrâ, ihtiyaç halinde boşanamıyacağını bilen kimse, evlenmeye yanaşmaz. Gireceği bir kapının ebediyyen üzerine kapanacağını bilen insan, o kapıdan girmek istemez. Evlenenlerin azalması da, fuhşun artmasına ve âilelerin çözülmesine sebep olur. Bütün bu zararlar, neticede kadına dokunur.

Şamil İA

Konu listesi

silindi. (google chrome farhan blogunda zararlı js bulmuş.)

Dinen Necis (pis) olan şeyler nelerdir?

Dinimizde Temizlik ve Necaset sayılan şeyler Nedir?


Merhabalar

dinen+temiz+olmayan+şeyler,necis+olan+şeyler
Geçen Gün Balkonda kaldım ve Namaz Vakti girdi.
balkon toz içindeydi bende "Toz Necaset sayılır mı diye merak edip araştırdım"
(Necis nedir: kısaca dini manada pis sayılan şeylerdir)
işte Hanefi Mehzebine göre namazı engelleyecek Necis(yani pis,kirli,temiz olmayan) şeyler
ve ne kadar miktarının namazı engellediği temizlenmesi gerektiği

Namaz kilmak isteyen kimsenin bedeninde, elbisesinde veya namaz kilacagi yerde, namazi bozacak kadar necaset, yani pislik varsa onu yikamasi ve temizlemesi ona farzdır olmus demektir.



Dinimize göre Necis olan seyler başlıca iki kısma ayrılır:

Galiz (siddetli) necis olan seyler: Insan pisligi ile insan idrarı, eti yenmeyen hayvanlarin pisligi ve idrarı, akici kan, domuz eti, eti yenmeyen bütün hayvanlarin eti, serhosluk veren bütün ickiler,
(Dervişin notu: Temizlik ve güzel kokmak için kullandığımız Alkollü parfümler ve kolonya alkol içerdiği için burada şüpheli duruma düşüyor onun içinde ayrı bir araştırma konusu açıp burada link veririz inşallah şimdilik size söyleyeceğim Abdestli iken alkollu parfümlerden ve kolonyadan sakının) tavuk, kaz, ördek ve benzeri kuslarin pisligi.
Hafif necis olan seyler: Eti yenen hayvanlarin idrarlari, tavuk, kaz ve ördekten baska eti yenen kuslain pislikleri.
Bu iki necaset arasindaki fark sudur:

Birinci kisma giren necislerden namazi menedecek, yani sıhatine mani olacak en az miktar, kati pisliklerde 2,8 gram agirliginda olacak, sivi necislerde ise en az el ayası (avuç içi) miktarindan fazla olacak.

Ikinci kısma giren necislere gelince: Bu kısımdan namazi bozacak miktar genel olarak, en az bir karıştan fazla olacak.

Eyvallah.

Terlikle Namaz veya Ayakkabıyla Namaz Kılınır mı?

Terlikle veya Ayakkabı ile Namaz Kılmak


Merhabalar
Geçen Gün balkonda otururken ezan okundu benimde abdestim vardı zaten bir kaç gündür
belim ağrıdığı için namazı oturarak kılıyordum. Acaba Dedim Kendi kendime;
-Ayağımda Terliklerle burada otururken namaz kılsam olur mu?-
bu sorununu cevabı için internete baktım hiçbir yerde tam düzgün bir cevap bulamadım
sorularla islamiyet fetva org ve daha bir çok site gezdim sonuç olarak şöyle bir sonuç çıktı.



Terlikle veya Ayakkabı ile Namaz Kılınır mı?

Cenaze namazı konusunda şöyle bir ifade buldum
"Eğer yer temiz değilse Ayakkabılar Çıkarılıp üzerine basılarak namaz kılınabilir" (bu diğer namazlarda da geçerli) Yer Temiz ise Ayakkabı ile Kılınabilir. (ama madem yer temiz çıkar ayakkabıları öyle kıl diyesim geliyor fakat buradaki temizlik islami mâna da necis olan şeylerden temizlik. çiş,leş,alkol gibi)

Bu duruma göre Terlikle Balkonda oturarak namaz Kılabilir miyim?
evet balkonda dinen necis olan şeylerden yoksa kılabilirim. ama balkon toz içinde ise en uygunu
terliğin üzerine basıp oturarak namaz kılmak diye bir sonuca vardım ama yinede kesin bir sonuç çıkaramadığım için eve girdim ve içerde oturarak sandalyede namazımı eda ettim.
Eğer siz Balkonda mahsur kalırsanız Terlikle veya terliğin üzerine basarak namazınızı kılabilirsiniz. Ayakkabı içinde Aynı durum geçerli zaten bu sonucu Ayakkabı ile Namaz kılma konularını okuyarak çıkardım. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Temiz olan yerde Nalınları ile (o zaman ki ayakkabı) Namaz Kılmışlardır.
Ama en iyisi Allah Rızası için yapabileceğimizin en güzelini yapmaya çalışmaktır.

İlgili bir Buhari Hadisi;

Ebu Mesleme şöyle diyor; Enes bin Malik’e “Resulullah ayakkabıyla namaz kılar mıydı” diye sordum. Enes; “Evet dedi(Buhari; Salât; 24)

Eyvallah.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

zuhru ahir namazı nedir niye kılarız

neden zuhru ahir namazı kılarız kaynağı nedir?

kalabalık cemaat namaz

"Niyet ettim Allah rızası için vaktine yetişip henüz üzerimden düşmeyen zuhru ahir namazını kılmaya" diyerek başladığımız zuhru ahir namazına zuhuru ahir, zuhrüahir, zuhr-i ahir namazı da diyen çıkabilir.
biliyorum buraya fazla uzun yazılardan kaçıp geldiniz güzel bir açıklama bekliyorsunuz.
sorularla islamiyet.com cevaplar org ve ömer nasuhi bilmen kitaplarında bu konuyu okudum özetle
Peygamberimiz ve Halifeler zamanında bu namazın kılınmayışının sebebi o zaman cumaların şehirlerde tek bir camide kılınabiliyor olmasıydı.
Cuma namazının şartlarından biri olan "Şehir merkezindeki tek camii de kılmak herkesi bir yere toplamak" nüfus arttıkça imkansız oldu.



Bu durumda alimler toplandı bir karar aldı. Alimlerin çoğu cuma nın bir şehirde birden fazla camiide kılınabileceğine fetva verdiyse de bununla beraber eğer şart yerine gelmediyse diye
cuma dan sonra (o günün öğle namazı bari gitmesin diye)
"Niyet ettim Allah rızası için vaktine yetişip henüz üzerimden düşmeyen zuhru ahir namazını kılmaya" diyerek zuhuru ahir namazını ve
namaz tesbihiVaktin son sünnetini kıldılar. bu ittihat takva sahiplerince benimsendi ve zuhru ahir namazı oldu.
İmamı Azam Ebu Hanife Cuma namazının zuhru ahirle birlikte kılınmasını buyurmuştur. yani kısacası
cumamız kabul olmazsa diye kıldığımız o günün öğle namazıdır
. Farz vacip veya sünnet değildir.


isterseniz cuma namazının şartları na
yada bu konunun sorularla islamiyet teki cevabına bakabilirsiniz.